Japonyada Budizm Yolculuğum

Geçen hafta, yazın sigara içerken tanıştığım bir arkadaş Linedan yazdı. Buluştuk yemek yedik. Tapınak benzeri bir budist topluluğunun merkezine gittik. Orada tanışma ayini gibi bir şeye katıldım. Bu konuda ilk başta o gün başımdan geçenleri anlatacağım. Ondan sonra da budizmle ilgili yaşadığım deneyimleri konuya yorum yaparak zaman ilerledikçe anlatacağım.

Öncelikle yağmurlu bir günde buluştuktan sonra konbiniden sıcak kahve aldık ve sokakta sigara içerken havadan sudan konuşurken arkadaşım budizmden konuya girdi. Benim de konuyla ilgili olduğumu görünce buradan trenle çok uzak olmayan bir istasyona yakın bir yer var. Birlikte oraya gidelim mi dedi. Ben de tamam olur dedim. Trene binip gittik. Binanın içinde ayinin ayrıntılarını anlattı arkadaşım. Ve tanışma ayini gibi bir şeyi ayarladı.

Yarım saat gibi bir süre bekledikten sonra bizim tanışma ayinimizin yapılacağı salon boşaldı. Biz de ayaklarımız yağmurdan ıslandığı için birer karton alıp salona geçtik. Salon gayet temiz, aydınlık ve sadeydi. Buda heykeli yoktu. Buda heykeli yerine bu cemaatin hotokesaması yani budasının 700 sene önce yazdığı bir metin vardı. Zaten çok katlı büyük bir binaydı ve bizim ayini gerçekleştirdiğimiz oda küçüktü.

Odanın içerisinde arkadaşım yine bazı şeyleri açıkladı. Ve bir kadın gelecek ayini o yönetecek dedi. Biz de ona eşlik edecekmişiz. Kadın geldi. Ellerimize tespihlerimizi aldık. O cemaatin kullandığı mantrayı söyleyerek ayine başladık. Sonrasında arkadaşımın bana verdiği sutra kitabını okuduk. Kadın yüksek sesli biz de daha alçak sesle okuyorduk. Sonrasında 5 dakika boyunca mantra sonra sutra kitabının son kısımlarını okuduk. Ve son olarak üç kere mantrayı söyleyip ayinin ana kısmını bitirdik. Bu sırada aralarda ayini yöneten kadın yanındaki büyük kaseye tokmağı sürterek veya vurarak o hepimizin aşina olduğu mistik sesleri çıkarıyordu.

Sonrasında ismimi söyleyerek aramıza hoş geldin tarzı şeyler söyledi. Cemaat mı desem, tarikat mı desem, mezhep mi desem onun 700 yıl boyuncaki yolculuğundan kısaca bahsetti. Tabii bu kısmı çok resmi bir dille anlattığı için fazla anlamadım. Ve böylece ayin bitti. Arkadaşım çıkışta tespih, sutra kitabı ve gazete benzeri bir broşür hediye etti. Bunları sabah ve akşam birer defa yapman iyi olur dedi. Eğer yapamıyorsan 5 dakika boyunca mantra okusan da olur dedi.

Benim gittiğim bu toplluğun ismi Kenshokai imiş. Nicheren Budizmini benimsemiş bir grupmuş. Bunları sonradan araştırarak öğrendim.

Evlere ayrılmadan önce ikebukuroya dönerken Hotokesamaları hakkında bir hikaye anlattı arkadaşım. 700 Sene önce Hotokesamayı idama mahkum etmişler. Deniz kıyısında tam boynunu vuracaklarken Hotokesamanın bedeni ışığa dönüşmüş ve kafasını kesecek samurayın kılıcı kırılmış. Korkup kaçmışlar ve Hotokesamayı öldürememişler. (Ama ben böyle hurafelere inanmıyorum.)

Mantramız "Nammyohörengekyo". Sonradan araştırmalarım sırasında öğrendim ki bu mantrayı Nichiren Budizmine mensup kişiler kullanıyormuş ve anlamı da Lotus Sutranın öğrettiği yola adanmışlık gibi bir seymiş.